İçindekiler
- 1 1. Giriş: Dış Ticarette Akreditifin Hukuki ve Ticari Önemi
- 2 2. Akreditifin Tanımı, Hukuki Niteliği ve Taraflar Arasındaki İlişkiler
- 3 3. Akreditifin Türk Hukukundaki Dayanakları
- 4 4. Uluslararası Düzenlemeler: UCP 600, ISBP 745, URR 725 ve eUCP
- 5 5. Akreditif Türleri ve Uygulamadaki Örnekleri
- 6 6. Akreditif İşleyişi ve Belgelerin Hukuki Önemi
- 7 7. Teslim Şekilleri (INCOTERMS 2020) ve Akreditif İlişkisi
- 8 8. Ödeme Şekilleri ve Akreditifin Diğer Yöntemlerden Farkı
- 9 9. Uygulamada Karşılaşılan Hukuki Sorunlar ve Bankaların Sorumluluğu
- 10 10. Türk Hukukunda Akreditif Uyuşmazlıklarında Yargı Yolu ve Tahkim
- 11 11. Dijitalleşen Dış Ticaret: eUCP ve Blockchain Tabanlı Akreditifler
- 12 12. Sonuç ve Değerlendirme: Dış Ticaret Hukukunda Akreditifin Geleceği
- 13 Kaynakça
- 14 Gizlilik
1. Giriş: Dış Ticarette Akreditifin Hukuki ve Ticari Önemi
Uluslararası ticaret ilişkilerinde, mal teslimatı ile ödemenin coğrafi ve zaman açısından ayrılması sık rastlanan bir durumdur. Bu noktada akreditif (letter of credit / documentary credit) mekanizması, hem ithalatçı (amir) hem ihracatçı (lehtar) için güvence sağlayan bir ara ödeme taahhüdü işlevi görmektedir. Bu sistemle ithalatçı, ödemenin yalnızca akreditif şartlarına uygun belgeler ibraz edildiğinde yapılmasını sağlayabilir; ihracatçı da belgelere uygunluk sağladığı takdirde ödeme garantisi elde eder. Bu yönüyle akreditif, taraflar arasındaki karşılıklı güven eksikliğini dengeleyen bir araç olarak dış ticarette temel hukukî yapı taşlarından biridir.
Akreditifin hukuki özelliği, taraflar arasındaki ticaret sözleşmesinden (satım sözleşmesi, taşıma sözleşmesi vb.) kısmen bağımsız olarak işleyen özel bir taahhüt sistemidir. Bu bağımsızlık ilkesi, pratikte “temel ilişkiden bağımsızlık” ya da “sözleşmelerden bağımsızlık” ilkesi olarak anılır. Yani, mal alım satım sözleşmesinde doğan uyuşmazlıklar veya ifa ihlalleri, akreditif bankasının belgelere uyumlu ibrazları yerine getirme yükümlülüğünü doğrudan etkilemez; banka, yalnızca akreditifin kendi şartlarını inceleyerek ödeme yükümlülüğünü yerine getirir.
Ancak bu ilke mutlak değildir; dürüstlük ilkesine veya hile kuralına aykırılık gibi özel durumlarda, temel ilişkiden gelen savunmaların akreditif ödemesinin durdurulmasına yol açabileceği görüşü kabuldür (örneğin akreditif sözleşmesinin temel ilişkiye dayanılarak kötü niyetle kullanılması durumunda). Bu bakımdan “akreditifin bağımsızlığı” ilkesi hem uygulamada hem teoride yoğun tartışmalara açıktır.
Türkiye açısından akreditif işlemleri doğrudan bir özel kanunla düzenlenmemiş olup, hukuk sistemi içinde kambiyo mevzuatı, Türk Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve uygulama teamülleri ile birleşik bir düzen formu ortaya çıkar.
Örneğin Türk Ticaret Kanunu m. 2 hükmü, ticari örf ve âdetin ticari işlemlerde hukuki boşlukları tamamlayabileceğini belirtir; bu çerçevede dış ticaret pratiğinde yaygınlaşmış akreditif teamülleri mahkeme kararlarına kaynak teşkil etmektedir. Türk hukukunda akreditifin bağımsızlığı, bankaların belge şartlarını inceleme yükümlülüğü ve teyit bankalarının bağımsız sorumluluğu gibi konular, hem doktrinde hem uygulamada sıkça ele alınan meselelerdir.
Uluslararası düzeyde, ICC (International Chamber of Commerce) tarafından yayımlanan UCP 600 (Uniform Customs and Practice for Documentary Credits), ISBP 745 (International Standard Banking Practice), URR 725 (Uniform Rules for Reimbursement Agreements) ve eUCP gibi standartlar, akreditif işlemlerinin ortak çerçevesini belirler. Türkiye’de bankalar ve hukukçular, bu ICC düzenlemelerini uygulama ve yorum ilkeleri bağlamında referans almakta, uyuşmazlıklarda mahkemeler ve tahkim heyetleri bu kuralları delil niteliğinde değerlendirmektedir.
Bu çalışmada izlenecek yol haritası şu şekildedir: Öncelikle akreditifin tanımına, hukuki niteliğine ve taraflar arasındaki ilişkilere değinilecek; ardından Türkiye’deki yasal altyapı, uluslararası düzenlemeler, akreditif türleri, belge işlemleri, teslim ve ödeme şekilleri, uygulamadaki hukuki riskler, Türk mahkemeleri ve tahkim süreçleri ile dijital akreditiflerin hukuki durumu ele alınacaktır. Yargıtay kararları, özellikle teyitli akreditife ilişkin Hukuk Genel Kurulu kararı gibi emsal mahkeme kararları da tartışmaya dahil edilerek teorik ve uygulamalı bir sentez sunulacaktır.
2. Akreditifin Tanımı, Hukuki Niteliği ve Taraflar Arasındaki İlişkiler
2.1. Tanım
Akreditif, dış ticaret işlemlerinde kullanılan ve bir bankanın, ithalatçının (amir) talimatı üzerine, belirli şartları taşıyan belgelerin ibrazı karşılığında ihracatçıya (lehtar) ödeme yapmayı taahhüt ettiği bir bankacılık işlemidir. Bu yönüyle akreditif, hukuki olarak bağımsız bir garanti niteliği taşır; ancak klasik garanti sözleşmesinden farklı olarak, ödemeyi yalnızca belirli belgelerin ibrazına bağlar.
Türk hukukunda doğrudan “akreditif”i düzenleyen özel bir kanun maddesi bulunmamakla birlikte, bu kurum Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) genel hükümleri, Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) ticari işlere ilişkin hükümleri ve bankacılık uygulama teamülleri çerçevesinde hukuki geçerlilik kazanır.
2.2. Hukuki Nitelik
Akreditifin hukuki niteliği, öğretide çeşitli tartışmalara konu olmuştur. Genel kabul gören görüşe göre akreditif, amirin bankaya verdiği bir talimat sözleşmesi ve bankanın lehtara karşı bağımsız bir ödeme taahhüdü olmak üzere iki katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu nedenle “akreditif ilişkisi” üçlü bir hukuki bağ sistemine dayanır:
Amir ile Banka Arasındaki İlişki (Talimat Sözleşmesi):
İthalatçı, bankasına belirli bir lehtar lehine akreditif açılması talimatı verir. Bu ilişki, TBK m. 502 ve devamındaki vekalet sözleşmesi hükümlerine dayanır. Banka, amir adına işlemleri yürütürken özen borcu altındadır.Banka ile Lehtar Arasındaki İlişki (Bağımsız Taahhüt):
Banka, akreditif şartlarına uygun belgeler ibraz edildiğinde ödeme yapmayı taahhüt eder. Bu taahhüt, temel satım sözleşmesinden bağımsız bir borç doğurur. Banka, akreditif koşullarını sağladığı takdirde lehtara karşı ödeme yükümlülüğünü yerine getirmekle mükelleftir.
Bu ilke, Yargıtay tarafından da açıkça benimsenmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.12.2002 tarihli, E. 2002/12-1078, K. 2002/1072 sayılı kararında, akreditifin bağımsızlığı ilkesine vurgu yapılarak şu şekilde hüküm kurulmuştur:
“Akreditif, esas sözleşmeden bağımsız bir ödeme taahhüdüdür. Banka, akreditif şartlarına uygun belgelerin ibrazı halinde ödeme yapmakla yükümlüdür; malın ayıplı olup olmadığı veya satım sözleşmesinin ifa edilip edilmediği hususları bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.”
Amir ile Lehtar Arasındaki İlişki (Temel Satım Sözleşmesi):
Bu ilişki, malın teslimi ve bedelin ödenmesini düzenleyen satım sözleşmesidir. Akreditif bu sözleşmeye bağlı olarak doğsa da, banka açısından bağımsız bir işlemdir. Malın ayıplı çıkması veya teslimde gecikme gibi durumlar, akreditifin geçerliliğini veya bankanın ödeme yükümlülüğünü etkilemez.
2.3. Hukuki Sonuçlar
Bu üçlü yapı, taraflar arasında karmaşık ancak dengeli bir sorumluluk sistematiği oluşturur. Banka, belgelerin akreditif şartlarına uygunluğunu yalnızca belge üzerinden inceler; fiili mal teslimini veya sözleşme ifasını araştırmaz. Bu durum, “belgelerle işlem ilkesi (principle of documentary compliance)” olarak adlandırılır ve hem ulusal hem uluslararası düzeyde kabul görür.
Bu noktada, Türk hukukundaki dürüstlük ilkesi (Türk Medeni Kanunu m. 2), hileli veya sahte belgelerle ödeme yapılmasını önlemek için istisnai bir koruma sağlar. Eğer bankaya sunulan belgelerin açıkça sahte olduğu veya akreditifin kötüye kullanıldığı ispatlanırsa, banka ödeme yapmaktan kaçınabilir. Ancak bu istisna, akreditifin bağımsızlık ilkesini zedelemeyecek ölçüde dar yorumlanır.
2.4. Uluslararası Standartlarla İlişki
Türk hukukunda akreditif uygulamaları, doğrudan ICC UCP 600 kurallarıyla uyumlu biçimde yürütülür. Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar genellikle UCP 600’ü akreditif sözleşmelerinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul eder. Bu durumda, UCP 600’ün “bağımsızlık” ve “belgelerle işlem” ilkeleri, Türk hukuk sistemine dolaylı olarak dahil olur.
Ayrıca ISBP 745 (International Standard Banking Practice) rehberi, belge incelemelerinde bankaların uyguladığı standartları tanımlar. Türk bankacılık pratiğinde bu rehber de fiilen bağlayıcıdır. Bu bağlamda, Türk mahkemeleri UCP 600 ve ISBP 745 hükümlerini “uluslararası ticari teamül” olarak değerlendirip, TTK m. 2 kapsamında boşluk doldurucu norm olarak uygulamaktadır.

3. Akreditifin Türk Hukukundaki Dayanakları
3.1. Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Ticari İşlemler Hükümleri
TTK’da ticaret işleri ve ticari işlemler açısından özel düzenlemeler bulunmaktadır. TTK m. 2, ticari örf ve âdetin ticari işlemlerde göz önünde tutulabileceğini hükme bağlar; bu hüküm dış ticaret uygulamasında yaygın akreditif teamüllerine dayanmayı mümkün kılar.
Ayrıca TTK m. 11 ve m. 12, ticari işlerdeki iyi niyet ve dürüstlük ilkelerine vurgu yapar; akreditif ilişkilerinde bankaların belge incelemesinde dürüst davranma ve belge sahteciliği riskini değerlendirme yükümlülüğü açısından önem taşır.
TTK’nın taşıma, sigorta, kambiyo hükümleri (4. ve 5. kitapta yer alan bölümler) akreditif yoluyla sunulması gereken taşıma belgeleri, sigorta poliçeleri ve kambiyo ilişkileri bakımından doğrudan uygulanır.
3.2. Türk Borçlar Kanunu (TBK)
Akreditif işlemi, amir ile banka arasındaki talimat ilişkisi açısından TBK’nın vekalet hükümlerine benzerlik taşır. Amir, bankaya belirli belgeler şartıyla ödeme yapılması talimatı verir; banka bu talimatı ifa etme borcunu üstlenir.
TBK’da genel hükümler (örneğin edim borçları, şekil şartları, hile, ifa kusuru) akreditif ilişkisinde temel savunma ve alacak iddialarını şekillendirir.
Örneğin, TBK m. 2’de yer alan dürüstlük ilkesi (genel hüküm) akreditif işlemlerine de dolaylı şekilde uygulanabilir.
3.3. Bankacılık Kanunu ve Kambiyo Mevzuatı
Bankacılık Kanunu kapsamında bankaların yükümlülükleri, işlem güvenliği, yetki sınırları ve denetim rejimi akreditif faaliyetleri bakımından önemli bir düzenleyici çerçeve sunar.
Kambiyo mevzuatı (örneğin Dövizle İşlemler, Türk Parası Kıymetini Koruma Mevzuatı) dış ticaret işlemlerinde kullanılan döviz akreditiflerinde uygulanır. Özellikle döviz kuru değişimleri, kambiyo kontrolleri ve döviz transferi izinleri konularında dış ticaret işlemleri yanında akreditif uygulamaları bağlamında dikkatli olunmalıdır.
3.4. İlgili Yönetmelikler ve Tebliğler
İhracat, ithalat, kambiyo kontrolü ve banka usul işlemlerine ilişkin çeşitli Ticaret Bakanlığı tebliğleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) düzenlemeleri ve Merkez Bankası kararları dolaylı olarak akreditif işlemlerine etki eder.
Örneğin bankaların kredi risk sınırları, kambiyo kontrolleri ve dış ödeme izinleri hususundaki uygulama düzenlemeleri, akreditif açılış ve ödeme süreçlerini etkiler.
3.5. Mahkeme Uygulamaları ve Yargıtay Kararları
En önemli kararlardan biri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.12.2002, E. 2002/12-1078, K. 2002/1072 sayılı kararıdır; bu kararda teyitli akreditifte teyit bankasının bağımsız ve asli yükümlülüğüne ilişkin esaslar netleştirilmiştir.
Ayrıca, akreditif bankasının belge inceleme yükümlülüğü konusunda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 1.4.2010 tarihli, E. 2008/7103, K. 2010/3601 kararı örnek gösterilebilir. (Bu karar, belgeli akreditif ilişkisinde banka tarafından belgelerin şekil ve içerik yönüyle incelenmesi görevine dair içtihat sunar.)
Ayrıca bazı yerel mahkeme kararlarında, bankaların akreditif mektubunu geç iletmelerinden kaynaklanan zararlara ilişkin tazminat davaları görülmektedir; örneğin bir Asliye Ticaret Mahkemesi kararı, bankanın akreditif mektubunu gecikmeli teslim etmesi sebebiyle ihracatçının antrepo ücretini talep etmesine izin verdiği şekildedir.
4. Uluslararası Düzenlemeler: UCP 600, ISBP 745, URR 725 ve eUCP
4.1. UCP 600 (Uniform Customs and Practice for Documentary Credits)
UCP 600, ICC tarafından yayımlanan ve akreditifli işlemler için dünya çapında yaygın şekilde kabul gören temel standarttır.
UCP 600’ün Madde 4’ü özellikle “Sözleşmeler Karşısında Akreditifler” başlığı altında akreditifin bağımsızlığı (independence) ilkesini düzenler.
UCP 600’ün Madde 7–9 bölümleri, akreditif açılışı, belgelere uygunluk, banka sorumlulukları ve ödeme usullerine ilişkin esasları belirler.
Türkiye’de bankalar, akreditif sözleşmelerine UCP 600’ü uygulama şartı koyar; bu metin, taraflar arasındaki özel akreditif şartları ile birlikte yorumlanır.
4.2. ISBP 745 (International Standard Banking Practice)
ISBP 745, bankaların belge incelemesinde standart uygulama kılavuzu olarak kullanılır. Bankalar belgelere ilişkin kıstaslarını ISBP çerçevesinde düzenlemeye çalışır.
ISBP, UCP 600’ün yorumlanmasında ve belge uyuşmazlıklarının çözümünde pratik rehberlik sağlar.
4.3. URR 725 (Uniform Rules for Reimbursement Agreements)
URR 725, akreditif sisteminde muhabir bankaların geri ödeme (reimbursement) yükümlülüklerini düzenler.
Özellikle ödeme bankası-muhabir banka arasındaki geri ödeme anlaşmaları bu kurallara göre düzenlenebilir.
4.4. eUCP ve Elektronik Akreditif Düzenlemeleri
eUCP, elektronik ortamda akreditif belgelerinin sunulmasını ve değerlendirilmesini düzenleyen standarttır.
Blockchain tabanlı platformlar da akreditif süreçlerinde inovatif uygulamalara kapı aralamaktadır.
Türkiye’de elektronik belge, e-imza ve dijital altyapı mevzuatı, eUCP’nin uygulanabilirliği bakımından kritik rol oynar.

5. Akreditif Türleri ve Uygulamadaki Örnekleri
Akreditifler, tarafların ticari ihtiyaçlarına göre farklı türlerde düzenlenebilir. Bu türlerin her biri, bankanın yükümlülük seviyesini, ihracatçı ve ithalatçının risk paylaşımını ve ödeme güvencesinin derecesini belirler.
5.1. Dönülemez (Irrevocable) Akreditif
UCP 600 Madde 3 uyarınca, bütün akreditifler aksi belirtilmedikçe dönülemez niteliktedir. Dönülemez akreditifte banka, lehtarın gerekli belgeleri ibraz etmesi halinde ödemeyi yapma taahhüdünü geri alamaz. Türk uygulamasında bankalar çoğunlukla bu tür akreditifleri kullanır.
5.2. Teyitli (Confirmed) Akreditif
Teyitli akreditif, amir bankanın yükümlülüğüne ek olarak bir teyit bankasının (çoğunlukla lehtar ülkesinde yer alan banka) ödeme garantisini içerir.
Yargıtay 11. HD’nin 01.04.2010 tarihli, E. 2008/7103, K. 2010/3601 sayılı kararı, teyitli akreditifte teyit bankasının bağımsız ve asli bir borç altına girdiğini açıkça belirtmiştir.
5.3. Devredilebilir Akreditif
Lehtarın akreditif haklarını üçüncü bir kişiye devredebilmesine imkân tanır. Türk bankacılık uygulamasında, devredilebilir akreditifler çoğunlukla aracılık yapan ihracatçılar tarafından tercih edilir.
5.4. Dönülebilir (Revocable) Akreditif
Bu tür akreditifler UCP 600’de artık kullanılmaz; çünkü lehtar açısından güvencesizdir. Türk hukukunda da pratikte neredeyse tamamen terk edilmiştir.
5.5. Rotatif (Revolving) Akreditif
Aynı taraflar arasında tekrarlanan sevkiyatlarda kullanılan akreditif türüdür. Her sevkiyat sonrasında otomatik olarak yenilenen kredi limitine sahiptir.
5.6. Stand-by Akreditif
Aslında bir “garanti mektubu” işlevi görür. Borçlu yükümlülüğünü yerine getirmezse, alacaklı akreditif kapsamında ödeme talep eder.
Stand-by akreditifler, ICC URDG 758 ve ISP 98 (International Standby Practices) hükümlerine tabidir. Türk hukukunda da giderek yaygınlaşan bir uygulamadır.
6. Akreditif İşleyişi ve Belgelerin Hukuki Önemi
Akreditif sisteminde belgeler, malın kendisinin yerini alır. Banka, malların gerçekten sevk edilip edilmediğini değil, belgelerin akreditif şartlarına uygun olup olmadığını inceler (UCP 600 Madde 5).
6.1. Belgelerin İbrazı
İhracatçı, sevkiyat sonrası yükleme belgelerini (örneğin konşimento, fatura, menşe şahadetnamesi, sigorta poliçesi) bankaya ibraz eder. Banka, belgeleri sadece şekil yönünden inceler.
Yargıtay 11. HD’nin 09.03.2006 tarihli, E. 2005/10973, K. 2006/2394 sayılı kararı, bankanın belge inceleme yükümlülüğünün sadece yüzeysel kontrolle sınırlı olduğunu vurgulamıştır.
6.2. Belgelerin Hukuki Niteliği
Akreditif belgeleri, Türk Borçlar Kanunu bakımından “ispat vasıtası” ve “ödeme şartı” niteliğindedir. Banka belgeleri uygun bulmadıkça ödeme yapmak zorunda değildir.
6.3. Belge Uyumsuzluğu ve Hukuki Sonuçlar
Belgelerde eksiklik veya uyuşmazlık tespit edilirse banka ödemeyi reddedebilir. Ancak ret kararının gerekçeli ve süresi içinde yapılması gerekir.
UCP 600 Madde 16 bu hususu ayrıntılı biçimde düzenler.
7. Teslim Şekilleri (INCOTERMS 2020) ve Akreditif İlişkisi
INCOTERMS 2020 kuralları, malların teslim yeri, riskin devri ve taşıma sorumluluğunu belirler. Bu kurallar, akreditif şartlarının yorumlanmasında doğrudan etkilidir.
7.1. FOB (Free On Board)
FOB teslimde risk, mal gemiye yüklendiği anda alıcıya geçer. Bu durumda akreditif belgeleri arasında konşimento bulunması zorunludur.
7.2. CIF (Cost, Insurance and Freight)
İhracatçı sigorta ve navlun bedellerini öder. Banka, sigorta poliçesinin ibrazını akreditif şartı haline getirir.
7.3. DDP (Delivered Duty Paid)
Satıcı, malı alıcının ülkesinde gümrük vergileri ödenmiş şekilde teslim eder. Bu tür teslimlerde akreditif belgeleri genellikle gümrük beyannamesi ve teslim tutanağını içerir.
Türk hukukunda bu teslim şekillerinin uygulanmasında, TTK’nın taşıma ve sigorta hükümleri ile Gümrük Kanunu hükümleri birlikte değerlendirilir.

8. Ödeme Şekilleri ve Akreditifin Diğer Yöntemlerden Farkı
Dış ticarette kullanılan başlıca ödeme yöntemleri şunlardır:
Peşin ödeme (Advance Payment)
Mal mukabili (Open Account)
Vesaik mukabili (Documents Against Payment / Acceptance)
Akreditif (Letter of Credit)
8.1. Karşılaştırmalı Değerlendirme
Peşin ödeme, ithalatçı açısından risklidir.
Mal mukabili, ihracatçının ödeme alamama riskini artırır.
Vesaik mukabili, banka aracılığı sağlar ama garanti sunmaz.
Akreditif, her iki taraf için en yüksek düzeyde güvenlik sağlar; çünkü ödeme banka taahhüdü altındadır.
8.2. Türk Uygulamasında Akreditifin Yeri
Türkiye’de ihracat işlemlerinin yaklaşık %10-15’i akreditifli olarak yapılmaktadır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) raporları bu oranı doğrulamaktadır.
9. Uygulamada Karşılaşılan Hukuki Sorunlar ve Bankaların Sorumluluğu
Akreditif işlemlerinde en sık karşılaşılan hukuki sorunlar; belge uyumsuzluğu, ödeme reddi, gecikmeli ihbar ve sahte belge riskidir.
9.1. Bankanın Belge İnceleme Kusuru
Yargıtay 11. HD, 18.04.2019 tarihli, E. 2017/3582, K. 2019/3581 sayılı kararında, bankanın belgelerdeki bariz sahteciliği fark etmemesini “ağır kusur” olarak değerlendirmiştir.
9.2. Akreditifin Amacına Aykırı Kullanımı
Bazı durumlarda taraflar, akreditifi “ödeme aracı” olmaktan çıkararak kredi teminatı gibi kullanmaya çalışır. Bu durumda banka, ticari riskin değil, sadece belge uygunluğunun sorumluluğunu taşır.
9.3. İfa ve Rücu Davaları
Bankanın akreditif kapsamında ödeme yaptıktan sonra amirle yaşadığı ihtilaflar, TBK m. 506 vd. vekalet hükümleri kapsamında değerlendirilir.

10. Türk Hukukunda Akreditif Uyuşmazlıklarında Yargı Yolu ve Tahkim
10.1. Türk Mahkemeleri
Akreditif uyuşmazlıkları genellikle Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülür. Yargılamada bilirkişi incelemesi kaçınılmazdır.
Yargıtay uygulaması, UCP 600 hükümlerini “sözleşme hükmü” olarak kabul etmekte ve doğrudan uygulamaktadır (Yargıtay 11. HD, 20.11.2017, E. 2016/10424, K. 2017/6754).
10.2. Milletlerarası Tahkim
ICC Tahkim Kuralları (Paris) ve ISTAC Tahkim Merkezi uygulamaları, dış ticaret sözleşmelerinde sıkça tercih edilir.
Akreditif ilişkisi çoğunlukla “bağımsız” olduğundan, tahkim şartı esas sözleşmeye değil, akreditif sözleşmesine konulmalıdır.
11. Dijitalleşen Dış Ticaret: eUCP ve Blockchain Tabanlı Akreditifler
Dijitalleşme, dış ticaret hukukunu yeniden şekillendirmektedir.
11.1. eUCP (Supplement to UCP 600 for Electronic Presentations)
eUCP, elektronik belgelerin geçerliliğini düzenler. Türkiye’de 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’ndaki e-belge düzenlemeleri eUCP’nin uygulanabilirliğini desteklemektedir.
11.2. Blockchain Uygulamaları
Bazı uluslararası bankalar (HSBC, BNP Paribas vb.) “blockchain tabanlı akreditif” pilot uygulamaları başlatmıştır. Bu sistemler belge ibraz süresini ortalama 7 günden 24 saate düşürmektedir.
Türk hukukunda ise dijital belge transferi, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve Türk Ceza Kanunu’nun bilişim suçları hükümleri ile birlikte değerlendirilmelidir.
12. Sonuç ve Değerlendirme: Dış Ticaret Hukukunda Akreditifin Geleceği
Akreditif, dış ticaretin en güvenilir ödeme yöntemlerinden biri olarak önemini korumaktadır.
Türk hukukunda akreditif, TTK, TBK, Bankacılık Kanunu ve kambiyo mevzuatıyla uyumlu biçimde uygulanmakta; Yargıtay kararlarıyla içtihat bütünlüğü sağlanmaktadır.
Dijitalleşme süreciyle birlikte, elektronik akreditiflerin (eUCP) ve blockchain tabanlı uygulamaların hukuken geçerli hale getirilmesi, Türkiye’nin dış ticaretteki rekabet gücünü artıracaktır.
Hukukçular açısından akreditif, hem sözleşme hukuku hem de bankacılık hukuku kesişiminde yer alan stratejik bir uzmanlık alanıdır.
Kaynakça
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu
5411 Sayılı Bankacılık Kanunu
4458 Sayılı Gümrük Kanunu
ICC UCP 600 – Uniform Customs and Practice for Documentary Credits
ISBP 745 – International Standard Banking Practice
URR 725 – Uniform Rules for Reimbursement Agreements
eUCP – Supplement to UCP for Electronic Presentations
Yargıtay 11. HD, 01.04.2010, E. 2008/7103, K. 2010/3601
Yargıtay 11. HD, 09.03.2006, E. 2005/10973, K. 2006/2394
Yargıtay 11. HD, 18.04.2019, E. 2017/3582, K. 2019/3581
Yargıtay 11. HD, 20.11.2017, E. 2016/10424, K. 2017/6754
ICC URDG 758 – Uniform Rules for Demand Guarantees
5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu
6698 Sayılı KVKK

AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.




